1995 yazını İntertoto heyecanı ile geçiren Bursasporlular, 1995-96 futbol sezonu başlarken oldukça umutluydu. Bir önceki sezon 51 puan toplayıp 6.sırada olan Bursaspor, Elvir Baliç, Ercüment Şahin, Deniz Kolgu, Selim Özer, Levent Devrim, Murat Sözkesen gibi heyecan uyandıran takviyeler sayesinde daha iyi sonuç almalıydı.

Bir önceki sezondan Musisi, Ömer, Mesut, Adnan, Ümit, Tunahan, Tuncay gibi isimlerin performansı ile yenilerin sinerjisi birleştiğinde, umutlarımız gerçekten artıyordu.

Ama sezon öyle geçmedi. İntertoto Kupası’nın gölgesinde kalan silik bir sezon oldu. 34 maçta alınan 10 galibiyet, 11 beraberlik ve 13 yenilginin ardından, Bursaspor 41 puan toplayabilmiş ve 18 takımlı ligi tam ortada, 9.sırada tamamlamıştı.

Ailesini Eylül ayında Bursa’ya getiren Elvir Baliç için de sıkıntılı geçen savaş yılları sonrası her şey olumlu gidiyordu.

Baliç, o sezon 27 maçta forma giydi toplam 9 gol attı.

1996-97 sezonunda performansını daha da arttırmıştı. Toplam 31 maçta 21 gol kaydetti.

1997-98 sezonu içinde Baliç’in performansında düşüş başladı. Çünkü Bursaspor sıkıntılı süreçler yaşıyor, Baliç ise daha büyük hedefler peşinde olduğunu söylüyordu. O sezonda 29 maç oynayan Baliç 12 gol kaydetmişti.

Bu arada Başkan Hüseyin Silahçı, Nejat Biyediç’in yerine Gordon Milne’i Bursaspor’a getirmişti.

GORDON MİLNE’Lİ SEZONA DAMGA VURDU

10 Kasım 1996 tarihinde başkanlık görevini ise Hüseyin Silahçı’dan Remzi Cinoğlu devraldı. 1996-97 sezonunu Gordon Milne ile bitiren Cinoğlu ve arkadaşları, rekorlarla dolu bu yılda yöneticilik yapma onurunu taşıdı. En fazla galibiyet, en fazla gol ve Baliç’in bir sezona sığdırdığı rekor gol sayısı bu sezona damgasını vurdu.

Remzi Cinoğlu Yönetimi, 1997-98 sezonuna da Milne ile girmek istedi. Ancak İngiliz teknik adam, lig başlamadan Beşiktaş ile anlaştı ve Bursa’yı terk etti. Bu boşluk Rasim Kara ile giderilmeye çalışıldı. Teknik Direktör Rasim Kara, takımın yıldızı Elvir Baliç ile zaman zaman ters düştü. 6-0’lık Şekerspor yenilgisinden sonra görevi bırakmak zorunda kaldı.

1998 MAYISINDA BURSA’DAN GİTMEK İSTEDİĞİNİ AĞLAYARAK AÇIKLADI

1998 yılının Mayıs ayına gelindiğinde Elvir Baliç, kafasında Bursaspor’u bitirmişti. Menajeri Suat Karaliç, Baliç’in gitmeyi kafasına koyduğunu açıklıyordu.

3 Mayıs 1998 tarihinde Olay Gazetesi’nde manşetim, Fenerbahçe’nin Baliç karşılığında Bursaspor’a 6,5 milyon dolar teklif ettiği şeklindeydi. Başkan Remzi Cinoğlu İstanbul’da Fenerbahçe yöneticileri ile görüşmüştü.

Cinoğlu, görüşmeyi doğrulamış ama anlaşma olmadığını, 10 milyon dolar bonservis bedelinde kararlı olduklarını açıklamıştı.

4 Mayıs 1998 Pazartesi akşamı Olay TV’de yaptığım Final Programında canlı yayına katılan Elvir Baliç, ağlamıştı.

Özetle şöyle konuşmuştu. ‘Bursa bana anlayış göstersin. Burada benim çok iyi günlerim geçti ama Bursa’da kalmak istemiyorum çünkü Bursaspor güçlü bir kadro kuramıyor. Ben ise Fenerbahçe ve Galatasaray’a gitmek istiyorum. Hedefim büyük. İstanbul’dan kısa süre sonra da Avrupa’da yıldız olmak istiyorum.

Benim gidiş nedenlerimi Bursa iyi bilmeli ve beni anlamalı. Bursaspor’u aştım ve borcumu da ödedim. Bursaspor’u ve Bursasporlu taraftarları hiçbir zaman unutmayacağım.”

Baliç bu sözleri söyledikten sonra gözyaşlarını tutamamıştı.

Bu sözlerini ertesi gün sevgili arkadaşım Erdal Akçay, Olay Gazetesi’nin spor sayfasında ‘Gidiyorum’ manşeti ile haberleştirmişti.

AYNI GÜN BALİÇ GİDERKEN O’NU GETİREN NEJAT BİYEDİÇ BURSASPOR’A DÖNDÜ

1998 yılının Mayıs ayını Bursaspor’u takip eden bir gazeteci olarak unutmam mümkün değil. Hele hele 12 Mayıs 1998 Salı gününü…

Elvir Baliç’i Bursaspor’a kazandıran Nejat Biyediç, 1996 yılında ayrıldığı eski takımına teknik direktör olarak o gün geri dönüyordu.

Bursa’ya gelir gelmez Olay TV ana haber bülteni sonrası spor bülteninde Nejat Biyediç’i canlı yayına çıkarttım. O zaman Olay TV’nin spor müdürüydüm. Biyediç, Bursa’da Baliç’in gidişi nedeniyle sertleşen havayı yumuşatmak için olumlu şeyler söylüyordu. Baliç’in gidişine üzülüyordu ama diğer yandan, “Transfer yetkisi bende, takıma en az 8 kaliteli takviye yapacağız ve havayı değiştireceğiz. Tekrar İntertoto günleri gibi keyif veren bir takım olacağız” diyordu.

FENERBAHÇE’YE İMZA ATTIĞINDA ÖFKELİYDİK ÇÜNKÜ UMUTLARIMIZ KIRILMIŞTI!

12 Mayıs 1998 Salı günü biz Nejat Biyediç ile canlı yayındayken Elvir Baliç de Vakıfköy’de gazetecilere son pozunu veriyor ve İstanbul’a gidip Fenerbahçe’ye imza atıyordu.

Baliç için 3 Şubat 1995 tarihinde başlayan Bursa macerası, 3 yıl 3 ay sonra sona eriyordu.

Bursa bu transferden dolayı öfkeliydi. Ama bu öfke Baliç’ten çok yönetim kuruluna dönüktü. Bizler de hem öfkeli hem üzüntülüydük. Zira, Bursaspor’un büyükler ligine terfi şansının bu tür iyi futbolcuları satarak azaldığını, hatta bittiğini görüyorduk. Öfkemiz ve üzüntümüz bunun içindi.

Öte yandan finansal olarak zor günler içinde olan Bursaspor’un para sıkıntısından çıkış yollarından birisi olarak da bu satış görülüyordu.

Bursaspor, Fenerbahçe ile 9 milyon dolar bonservis bedeli ve Tayfun Seven karşılığında anlaşmıştı. Baliç kendisi de 2 yıllık mukavele karşılığı 3 milyon dolar alacaktı.

9 milyon dolarlık rakam, bugün borç batağı içinde kaybolan Bursaspor düşünüldüğünde dahi çok büyük para. O gün de öyleydi.

ELVİR BALİÇ, İMZA ATTIĞI PARALARLA REKORLARI ALT ÜST ETTİ

Elvir Baliç sarı lacivertli forma için attığı imza ile Bursaspor’a 9 milyon dolar kazandırıyordu. Bu rakam hala kırılamamış bir rekor olarak tarih sayfalarına düşülmüş bir nottur.

Bursaspor, 1970’li yıllarda Tacettin’i Galatasaray’a verirken, ilk kez 1 milyon lira bonservis bedeli görülmüştü. 1990’lı yılların başında Hakan Şükür, Bursaspor’dan Galatasaray’a gittiğinde Türkiye ilk kez 1 milyar lira bonservis bedeliyle tanışmıştı.

Elvir Baliç ise 9 milyon dolarla tüm rekorları alt üst ediyordu.

Fenerbahçe sonrası Real Madrid’e giderken ödenen 20 milyon dolar da Türkiye için rekor rakamdı.

O’NUN FUTBOLUNDA BİR SİHİR VARDI SANKİ…

Elvir Baliç, Bursaspor’da toplam 87 maçta 42 gole imza attı. Gollerinden sonra bonservis bedeli rekorları ile Bursaspor’da unutulmazlar arasına girdi.

Sadece sol ayağının dışı ve üstüyle yaptığı enfes vuruşlar değil, yakışıklılığı, giyim kuşamı ile de etkilemişti herkesi. Ercüment ve Musisi ile birlikte başta Bursasporlular olmak üzere futbol severlere eşsiz futbol lezzetleri sundular.

Golleri, pasları ve sevinçlerini bizlerin unutması mümkün değil. O’nun futbolunda adını halen koyamadığım bir sihir vardı sanki…

1999’da Real Madrid’e tarihinin en pahalı futbolcusu olarak gittiğinde futbol kariyerinde yeni bir aşamaya ulaştığını, 1998 yılında Olay TV’deki Final Programında bana söylediği Avrupa ve Dünya yıldızı olma hedefine vardığını düşünmüştüm.

Ama işte o talihsiz sakatlık… Bir Barcelona maçı öncesi son antrenmanda geçirdiği o ağır sakatlık neticesinde forma şansı bulamadı. Hedefini 12’den vuracakken, direkten döndü…

Sonra Rayo Vallecano, Fenerbahçe, Galatasaray, Konyaspor, Ankaragücü ve İstanbulspor formalarını giydi. Aktif futbol yaşamı sonrası teknik adamlık yaptı. Bana göre hiçbirinde Bursaspor günlerindeki keyfi alamadı.

Yolu bir daha Bursa’ya düşmese de bizim kuşak için O hep Bursasporlu Baliç oldu. Öyle de kalacak…

Yayınlanan makalelerde belirtilen görüşler ve fikirler sadece yazarın/yazarların görüşüdür. Yayınlanan içeriklerle ilgili bütün sorumluluklar yazarlara aittir.

Bu haber ilginizi çekebilir