Ülkemizde spor yapılanması ve yeni kanun ile bizi bekleyen değişiklikler

Bursaspor gibi birçok kulübü finansal bataklığa sürükleyip yok olma noktasına getiren, dernek statüsünde yönetime gelip kulüpleri batıran başkan ve yönetimler dönemi sona erecek. Bakalım, az kaldı göreceğiz 7405 sayılı kanun hükümleri ne kadar işe yarayacak.

Avatar photo Celil İnce1 yıl önceSon güncelleme 19 Temmuz 2023 - 08:56

Ülkemizde spor yapılanmasında; 1909 yılındaki Cemiyetler Kanununa kadar gayri resmi durum vardı. Çoğu İstanbul merkezli bir takım spor yarışmaları düzenleniyordu ama bunların resmiyet kazanması bu kanun ile olmuştur.

1922 yılında Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın kurulması, 1936 yılında bu ittifakın yerine Türk Spor Kurumu’nun konulması ve nihayet 1938 yılında 3530 sayılı Beden Terbiyesi Kanununun yürürlüğe girmesi, spor tarihimiz açısından önemli dönüm noktalarıdır.

SPOR YÖNETİMİNİN DEVLET İDARESİNE GEÇİŞİ

Tarihçiler, 3530 sayılı kanun ile ülke genelinde sporun yönetiminin tamamen devlet idaresine geçtiğini savunulurlar. Bu doğrudur ve günümüzde de durum pek farklı değildir. Farklı olmadığını yazımın ilerleyen kısmında anlatacağım.

Ancak; esasen sporun devlet idarisine geçmesi; Cumhuriyet Halk Partisi’nin bünyesinde bir yapılanma gibi çalışan Türk Spor Kurumu ile olmuştur. Beden Terbiyesi Kanunu, malumun ilanıdır.

Türkiye’de sporun yönetimi ve yapılanmasında 1969 yılında oluşturulan Gençlik ve Spor Bakanlığı, 1982 Anayasasında devlete ‘Vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirmek ve sporu geniş kitlelere yaymak’ için 59.madde ile anayasal görev verilmesi, kritik değişikliklerdir.

1986 yılındaki 3289 sayılı Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğü Kanunun kabul edilmesi, müdürlük bünyesindeki federasyon başkanlarının atama değil seçimle göreve gelmesi sonucunu getirdi.

FUTBOLUN YÖNETİMİ YENİ YOLA GİRİYOR; TFF

Futbol ise iki yıl sonra büyük bir yol ayrımına girecekti.

1988 yılında 3461 sayılı Türkiye Futbol Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun kabul edilmesi ile futbol artık kendi kanunu olan bir spor federasyonu statüsüne kavuştu.

Bu radikal değişimden 4 yıl sonra 1992 yılında 3813 sayılı kanun ile amatör futbolun yönetimi de TFF bünyesine alındı. Futbol özerk bir yapıya kavuşurken, diğer sporlar spor genel müdürlüğü bünyesinde kaldı. Müdürlük tüm sporlardan sorumlu merkezi otorite oldu.

Spor yönetiminde durumumuz, iki başlı otorite varlığı ile halen devam ediyor.

Futbol kendi kanunu ile kurulan federasyon aracılığıyla, diğer branşlar Spor Genel Müdürlüğü bünyesindeki federasyonlar ile yönetiliyor.

2011 yılında yürürlüğe giren 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi Kanunu ile spor alanında ilk kez olarak cezai yaptırım hükümlerini gördük.

Son olarak geçen yıl Nisan ayında kabul edilen 7405 sayılı Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanununu, spor yapılanması tarihimizde devrim olarak görebiliriz.

Bu devrim devlet idaresinin değişimi değildir. Aksine TFF’nin, bakanlık denetim, inceleme ve soruşturmaları kapsamına nasıl tabi olacağı belirlenmiştir. Kurullarının yapı ve işleyişinin TFF statüsüne bırakıldığı maddeler ise değiştirilmiştir.

Spor yönetiminde iki başlılık durumu son yasa ile değişmemiştir, TFF kendi yasası ile devam etmektedir ama bağımsızlığını etkileyecek maddeler getirilmiştir.

YENİ KANUNUN TEMEL GETİRİLERİ

7405 sayılı kanunun getirdiği en temel değişim spor kulüplerinin Dernekler Kanununa tabi olarak kurulan dernekler şeklindeki yapılanmanın bitecek olmasıdır.

Tüm kulüpler ‘spor kulübü’ veya ‘spor anonim şirketi’ şeklinde tescil edileceklerdir. Bunun için de ek süre olan 6 aylık zaman Ekim ayında sona erecektir.

Bursaspor dahil bir çok spor kulübü olağanüstü genel kurul yaparak yeni kanuna uygun tüzel kişilik şeklini belirlemelidir.

Bursaspor için anonim şirket tercihi ve hissedarlık yapısı ile ciddi bir finansal kaynak yaratmak mümkün olabilirdi.

Olabilirdi diyorum, çünkü şehrin ve kulübün içinde bulunduğu ortam bu durumu tartışmayı bile yapacak düzeyde değil.

Durum o kadar kötü ki, bir çıkış yolunun bu olduğunu bilenler seslerini çıkart(a)mıyor.

Kulüp abuk sabuk gündemlerle zaman geçiriyor, her geçen gün bataklığa biraz daha gömülüyor.

Bu bambaşka bir yazı konusu ve biz yeniden düzenlemeye dönelim.

7405 sayılı kanun kabul edildiğinde; Türk Ticaret kanununa göre kurulacak spor anonim şirketleri ve hissedarlık yapısı çerçevesinde Göztepe AŞ veya İstanbul Başakşehir FK gibi sahipli şirketlerin sayısının çok artacağını düşünmüştüm.

Fakat öyle olmadı. Mecbur olunmadıkça, Bursa gibi şehir kulüpleri şirketleşme konusuna mesafeli durdu ve halen de duruyor.

KULÜPLER ESKİSİ GİBİ BORÇLANDIRILAMAYACAK

Yeni Spor Yasasının önemsediğim maddelerinden birisi de spor kulüpleri ve spor anonim şirketlerinin bütçe ve harcama ilkeleri başlıklı 20. Maddesi.

Burada hesap dönemleri arasındaki gelir devirler ve kulüplerin/anonim şirketlerin borçlanmaları anlamında çeşitli kısıtlamalar getiriliyor.

Maddenin 13.fıksarında spor kulübü ve spor anonim şirketi başkan ve yönetim kurulu üyeleri ile yöneticileri, ilgili mevzuat, tüzük ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kasıt veya ihmalle ihlal etmeleri halinde kulüp, şirket, pay sahipleri ve alacaklılara karşı verdikleri zarardan müteselsilen sorumlu oluyorlar.

Futbolumuzun finansal bataklığa sürüklenmesinin temel sebebi tam da bu durumdu.

Dernek statüsünde seçimle yönetime gelen başkanlar, yöneticiler, kulüplerinin borcunu arttırdılar, gereksiz büyük yükler altına soktular. Ve bu insanlar hiçbir sorumluluk altına girmeden görevlerinden ayrıldılar.

İşte kanun buna engel olmak istiyor.

Bakalım, az kaldı göreceğiz kanun hükümleri ne kadar işletilebilecek?

Yayınlanan makalelerde belirtilen görüşler ve fikirler sadece yazarın/yazarların görüşüdür. Yayınlanan içeriklerle ilgili bütün sorumluluklar yazarlara aittir.

Bu haber ilginizi çekebilir