O zaman Bursaspor ile ilgili kısa vadeli meseleleri ikinci plana alıp, orta ve uzun vadeli konulara girebilir, yapısal sorunlarımızı tartışabiliriz.
Yazının başlığından da anlayacağınız üzere, ben bugün itibariyle başlıyorum, katkı koymak isteyenlerin katkısını beklerim.
FİNANSAL ÇÖKÜNTÜ VE SPORTİF BAŞARISIZLIK HİKAYESİ
2010 yılındaki şampiyonluk sonrasındaki süreci sürdürülebilir bir finansal yapıya dönüştüremeyen Bursaspor, bunun sonucunda kulvarındaki futbol kulüplerinin gerisinde kalmıştır.
2014-2015 sezonunda Şenol Güneş’in teknik direktörlüğünde ligi 5.sırada tamamlayan Bursaspor için ondan sonraki sezonlar hep bir çöküş hikayesidir. Bu hikaye hem sportif başarısızlığı hem de finansal çöküşü anlatır.
Esasen, şampiyonluk sonrası sportif başarısızlık, zaman içinde kulübün rekabet gücünü daraltırken, finansal yetersizliğe sürüklenmesine de neden olmuştur.
Ben bu süreci bataklıkta çırpındıkça dibe gitmeye benzetiyorum.
Bu süreçte Bursaspor’u yönetenler de kulübün ligdeki rekabetini devam ettirmek ve kendi isimlerini tarihe yazdırmak (!) istemiş, Bursaspor’un giderleri gelirlerinden daha fazla ve daha hızlı artış göstermiştir.
Gelir gideri karşılamayınca parasal açığı kapatabilmek için borçlanmaya yönelmiş, Ali Ay gibi bazı başkan ve yöneticiler ellerini ceplerine atmış ve kulübü borçlandırmıştır. Aynı zamanda kamu alacakları, kira bedelleri ödenmemiştir. Böylece o dönem için finansal kaynak yaratılmıştır, ama gelecek ipotek altına alınmıştır.
Bu süreç sonucunda Bursaspor’un finansal dengeleri iyice kaybolmuş, borçlanma çığ gibi artmış, zararlar telafi edilemeyecek seviyeye gelmiştir.
Son Olağan Mali Genel Kurulda açıklanan rakamları incelediğimizde yukarıda özetlemeye çalıştığım tabloyu bire bir doğruluyor zaten.
1 milyar250 milyon borcun 2013 öncesi döneme ait kısmı sadece 40 milyon lira, Ali Ay başkanlığındaki dönem 324 milyon lira…
Sonraki dönemlerdeki başkan ve yönetim performanslarını konuşmaya bile gerek yok.
BURSASPOR’DA TEMEL SORUN NE OLMUŞTUR?
Bursaspor; Türk Futbolunun büyükleri olarak gösterilen Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor büyük finansal darboğazlar ve sportif başarısızlık pençesindeyken 2010 yılında şampiyon olarak bir devrim yapmıştır.
Bu devrim ve o dönemdeki konjonktür ile ülke futbolunun daimi dev kulüpleri arasına girme şansını yakalamış ama elinin tersiyle itmiştir.
Kanımca temel sorunu şu olmuştur; bu şampiyonluk ile bir
Bursaspor, sahip olduğu potansiyelini başarıya çeviremediği için de geldiği noktada finansal ve sportif yetersizlik bataklıklarının içinde debelenmektedir. Şu an için yapabildiği daha fazla dibe batmamaya çalışmaktır.
Hiçbir finansal matematik formülü yoktur ki, 1 milyar 250 milyon liralık borcun on milyonlarla ifade edilen yıllık gelir seviyesi ile yönetilebileceğini/ödenebileceğini göstersin.
KULÜP KENDİ BAŞINA BATAKLIKTAN ÇIKABİLİR Mİ?
Kulüp kendi olanaklarıyla bu bataklıktan çıkamaz. Yapabileceği en iyi şey, bulunduğu konumu korumak olabilir.
Nitekim son iki yıl da bu da mümkün olamamıştır. 2021 yılı 249 milyon lira, 2022 yılı da 116 milyon lira zararla kapanmıştır.
O halde Bursaspor’u dışsal bir gücün bu bataklıktan çekmesi gerekir.
Ancak görüyorum ki, camiada kimse o can alıcı soruyu sormuyor; Bursaspor içinde bulunduğu finansal bataklıktan nasıl çık(arıl)acak?
Bu soru sorulup camiada sıkça tartışılmadığı için günü kurtarmaya dönük gündemlerle zaman geçiyor.
Ey Bursa, var mı Bursaspor’un bir kurtuluş reçetesi?
Peki neyi bekliyoruz? Bir mucize olmasını mı?
Camia bu işin peşini bırakırsa olmaz ama peşine düşerse mucize gerçekleşebilir.
Bursaspor, merkezi ve yerel yönetimin (iktidarın ve belediyenin) yeşil beyazlı camia ile birlikte geliştireceği bir formül ile ancak bu finansal bataklıktan çıkartılabilir.
Önümüzde iki seçim var; bu yıl merkezi yönetim, 2024 yılında da yerel yönetim için sandığa gidilecek.
Bu bir fırsat…
SONRASI İÇİN DE SİZE BİR DOZ MİLAN MODELİ VEREYİM
Sonrası için de fikrimi özetle buraya not etmek isterim; zira finansal sürdürülebilirlik, sportif başarı ve bunun istikrarı üzerine söylenecek çok sözüm var.
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim ve benim büyük önem atfettiğim konu; kulüpler tarihsel kültür derinliğini ve kurumsal kimliklerini kaybetmeleri neticesinde kendilerini finansal ve sportif bataklığın içinde bulmuşlardır.
Bu başarısızlığın ardında niteliksiz, kültürel kodlara sahip olmayan, kurumsallıktan uzak yönetici grubu vardır…
Dünyada ve ülkemizde bu süreci yaşamış ve geri dönmüş kulüpler var elbette. Benim aklıma gelen ilk örnek İtalya’nın Milan Kulübü.
Son 10-15 yıldır sıkıntılı bir sürecin içinde olan Milan, 2019 yılından itibaren yeni bir yapılanma modeli ortaya koydu.
Bu modelin ana unsurları özetle şöyle;
Kulüp kendi kültürel ve kurumsal değerleri üzerinde kurgulanmış bir strateji ile yeni yönetim dönemini sürdürecek ve bunu başarabilecek kendi öz evlatları yetkili ve sorumlu pozisyonlarda görevlere getirilecek.
Günümüzde endüstriyel nitelikteki futbol elbette iktisadi yönetimin doğrularını içinde barındırıyor. Ama başarılı bir kulüp yönetimi salt parasal yönetim başarısıyla olmuyor. Orada başka dinamikler de önemli.
Bu iktisadi tarafı geliştirecek olan ve sürdürülebilir başarıyı getirecek olan, tarihsel derinliğe sahip kulüp kültürünün yeni nesile kulübün önemli figürleri ile birlikte benimsetilmesi olacaktır.
Bu noktada Milan ne yapmıştır?
- Alt yapısından yetişen ve 20 yıl forma giyen Baresi’yi as başkan,
- Alt yapısından yetişip 24 yıl forma giyen Maldini’yi teknik heyet sorumlusu,
- 10 yıl Milan forması giyen Massaro’yu önce yönetim kurulu üyesi,
- Massara’yı da sportif direktör yapmıştır.
Bu ekip ilk icraat olarak teknik direktör Stefano Pioli ile 6 yıllık sözleşme yaptı.
Genç ve Milan kültüründe yetişen takımın içine gerek maç anında, gerek antrenman sahasında, gerekse saha dışında rol modellik yapacak eski oyuncusu Zlatan İbrahimoviç’i koydular.
MİLAN EFSANELERİ İŞİN BAŞINA GEÇTİ BAŞARI GELDİ, BURSASPOR’A ÖRNEK OLSUN
Neticede 2019 yılındaki bu yapılanmanın iki yıl sonrasında İtalya şampiyonluğunu kazandılar. Bu yıl Şampiyonlar Liginde yarı finaldeler.
En önemlisi de ne biliyor musunuz?
224 milyon avroya kurdukları kadronun bugünkü değeri 505 milyon avro olmuş. Ortada 281 milyon avro gibi büyük fark var.
Özetin özeti şu; Milan modelinde kulübün efsanelerinin iş başına geçtiğini görüyoruz.
Soruyorum şimdi; bizim efsanelerimiz nerede?
Niye bu kulübün dışına itiliyorlar?
Adnan Örnek nerede?
Ömer Erdoğan nerede?
Özellikle bu iki ismi verdim, çünkü son 25-30 yıllık süreçte iki önemli başarı yakalamış takımların (İntertoto kadrosu ve şampiyon kadro) kaptanları onlardır. Onların şahsında Bursaspor’a katkı koyabilecek isimleri kast ediyorum; neredeler?
Yayınlanan makalelerde belirtilen görüşler ve fikirler sadece yazarın/yazarların görüşüdür. Yayınlanan içeriklerle ilgili bütün sorumluluklar yazarlara aittir.
Bu haber ilginizi çekebilir