Anlayacağınız nadastaydık. Elbette gündemi takibimizi sürdürdük. Yorumlarımızı da kendimize ya da yakınlarımıza yaptık.
Biz ara vermişken dijital platformda yeni bir soluk olarak ortaya çıkan ‘SPORBURSA’ ile de kaldığımız yerden bu heyecanı yeniden yaşamaya başladık.
Bundan sonra bu sütunlardan dilimizin döndüğü ve kalemimizin elverdiği ölçüde düşüncelerimizi aktarmaya çalışacağız.
SPORBURSA ile çıkmış olduğumuz bu yolda Allah utandırmasın.
Bu girizgahtan sonra gelelim asıl konumuza…
Pazar günü İnegölspor ile Bursaspor arasında bir maç vardı. İki takım da alt sıralardan kurtulma mücadelesi veriyor. Bursaspor bu zorlu maçı 2 golle kazanıp çok önemli 3 puanı hanesine yazdırdı. İnegölspor‘un kaybı ise hakikaten büyük oldu.
Burada maçı anlatmayacağım. Çünkü sahadaki mücadeleden çok tribün ve stat dışında yaşananlar maçtan daha çok ön plana çıktı.
Maalesef holiganizm çirkin yüzünü pazar günü bu derbide bir kez daha görmüş olduk. Doğrusu Bursa futbolu adına da büyük üzüntü duyduk.
Elbette Bursaspor ile İnegölspor arasında yıllardır süregelen bir rekabet var. Aynı ilin iki güzide ekibi arasında yaşanan rekabette gayet normal…
Rekabet demek aynı zamanda başarı demek. Aklı başında olan futbol tutkunları bunu tatlı bir şekilde sürdürüyor. Bir Bursalı olarak şehrimizin herhangi bir ekibinin en küçük başarısı bizleri mutlu eder.
Sanırım kendini Bursalı olarak gören herkes de bunda hemfikirdir.
Böylesine bir rekabetin tatlı bir şekilde yaşanması gerekirken, azınlık da olsa bir grup bunu şiddet olarak algılıyor.
Özellikle sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle de holiganizm tırmanıyor!
Sahalarda nahoş olaylar her hafta birbirini izliyor. Adeta sosyal medya vasıtasıyla bu soruna benzin dökülüyor!
Karşısında birebir muhatap olmadığı için gelişi güzel yapılan yorumlar maçlarda ve sonrasında üzücü olayların yaşanmasına neden oluyor.
İnegölspor ile Bursaspor arasındaki derbi maç öncesi sosyal medyada buna şahit olduk.
Sorumsuzca paylaşımlar, pazar günü yaşananlara adeta zemin hazırladı. Doğrusu iki güzide kulüp için de üzücü bir durum.
Sosyal medyadaki tartışmalara baktığımızda, taraftarların karşılıklı kayıkçı kavgalarına tanık olduk.
Neymiş?
Efendim karşı taraf küfür etmiş. Sanki karşı taraf küfür ederken sen boş durdun. Sen de küfürle karşılık verdin. Taraflar kendilerini aklamak için çalışıyorlar. Tabii tehditler de aynı hızla devam.
Aslında küfür olayı sahaların en büyük belası. Doğrusu biteceğini düşünmek hayalcilik olur.
Tüm kötülükler küfürle başlıyor, bazen de ölümle bile sonuçlanabiliyor!
Maalesef biz bu tür çirkinliklere daha çok şahit olacağız.
Ancak Bursaspor ve İnegolspor gibi iki kardeş kulüp arasında bu çirkinliğin yaşanması çok daha üzücü.
Şimdi “kardeş” kelimesine tepki gösterenler olacak. Ne kadar kabul etmeseniz de Bursaspor ile İnegölspor kardeş kulüptür. Zaman zaman kopukluklar yaşansa da iyi ilişkiler içinde olmuşlardır.
Oyuncu alışverişleri yapmışlardır. Bundan sonra da olmaya devam edecektir.
Bir grup holiganın bu kardeşliği bozmaya gücü asla yetmeyecektir. Tribün liderlerinin bu olumsuzlukları bitirmesi lazım. Kardeş kavgaları İnegölspor’a da Bursaspor’a da bir şey kazandırmaz.
Çünkü tüm bu olumsuzlukların yanında iki kulüpte de bulunan aklıselim sahibi taraftar var. Biz onlara güveniyoruz. Bizim işimiz onlarla…
Sporda şiddeti ön plana alanların ise canı cehenneme…
Düşünebiliyor musunuz, maçta mücadeleden çok olaylardan bahsediyoruz. Bu da iki takım açısından ne kadar kötü bir durum.
İki takımın da taraftar desteğine ihtiyacı var. Tribünleri doldurup sahadaki futbolcuları motive etmek yerine başka işlerle uğraşmak, çok sevdikleri takımlarına hiç bir faydası olamaz. Başarı isteniyorsa, bu; takımına sahip çıkmakla olur.
Sağa sola sataşmakla takımına ancak zarar verirsin.
Ama hangi kategoride olursa olsun maalesef Türk futbolunun kaderi bu…
Bu haber ilginizi çekebilir