Atak başladığımız maçta üstün gözüksek de gol yollarında çok üretken olamadık.
İlhan Depe’nin altı pastan kaçırdığı ve diğer pozisyonda direkten dönen topumuz haricinde gol yollarında ilk yarıda etkisizdik.
Maç ortada giderken Abdullah Tazgel ısrarla ve inatçılılığıyla kendi sahasından kapıp, tüm rakiplerini geçerek 70 metre sürdüğü topla müthiş pası birleştirince Mücahit Can Akçay’a sadece golü atmak kaldı.
1-0 öne geçtikten sonra rakip biraz daha derli toplu oynayarak pozisyonlara girse de gol yapmada zorluk çekti.
2. yarı oyun olarak zorlandığımız anlarda rakip defans oyuncusu kendi kalesine attığı golle ‘maç burada biter’ dedi ve oyun rölantiye döndü.
Ne olduysa yine son 20 dakikada oldu, skoru koruma iç güdüsüyle ceza sahamız üstünde kapanıp rakibi bekledik ve ileri çıkmakta zorlandık.
Neyse ki son dakikada altın kafa Taha Can Velioğlu sahneye çıkarak kornerden 3. golü attı ve averajla liderlik koltuğuna oturmamızı sağladı.
Galibiyet ve gol yememe serisi bu hafta da devam etti. Bu, takım psikolojisine büyük katkı yaptı.
Saha içine gelirsek, karşımızda çok yumuşak bir ekip vardı. Sadece gol yememeyi düşünen, sert oynamayan ve haddini bilen bir takımdı.
Bursaspor ise istenilen oyunu yine bir türlü ortaya koyamadı, bunda en büyük etken oyun içinde savaşan top kapmak için mücadele etmeyen ve temaslı oyunda rakiple didişmeyen bir oyuncu grubunun olmamasıydı.
Ahmet ilhan, İlhan Depe, Musa Çağıran, Furkan Özyapı ve gol haricinde Mücahit Can Akçay vasat bile değildi.
Oyuna giren oyuncuların biraz daha ciddi olup maçın önemini anlamaları ve mücadele ederek forma savaşında ‘biz de varız’ demeleri gerekli.
Sadece bunu gösteren bir oyuncu vardı, o da Recep İnanç’tı.
Temposuz oynayan takımda koşarak, ikili mücadeleye girerek, pres yaparak abilerine, ‘işte böyle oynamamız gerekli’ mesajını verdi ve ‘ben de bu takımda oynarım ve forma şansı istiyorum’ dedi.
Öyle ya da böyle Bursaspor net bir skorla galip gelerek kendilerini hiç bir zaman yalnız bırakmayan taraftarına 3 puanı hediye etti.
Gerçekten taraftarımız muhteşemdi.
90 dakika susmadı, yaptıkları şovlarla maça ayrı bir değer ve katkı sağladılar.
Benim kanımca taraftar grubu olarak bırakın Türkiye’yi, dünyada ilk üçe girer. Buna da kimse itiraz edemez.
Söylenecek tek şey var; harikasınız…
Günün iyisi ilk goldeki katkısı, inatçı oyunu, sürekli maçın içinde olması, performansını üste çeken Abdullah Tazgel’di.
Yayınlanan makalelerde belirtilen görüşler ve fikirler sadece yazarın/yazarların görüşüdür. Yayınlanan içeriklerle ilgili bütün sorumluluklar yazarlara aittir.
Bu haber ilginizi çekebilir