Ortanın sonları lisenin başlarına denk gelen yıllar benim için.
Çocuk sayılırım ne de olsa…
Çıldırırdım ışıkların yandığını görünce, pencereye oturur, yanaklarımı iki avucuma yerleştirir, sanki saha kenarındaymışım gibi hayalimde antrenmanı izlerdim.
Rahmetli babacığım ne gülerdi halime; “İyi çalışıyorlar mı bari” diye de takılırdı.
Ahh…
Intertoto dönemine denk gelenler şimdi derin bir iç çekiyordur.
O efsane kadro ile Avrupa macerasında fırtına gibi esen yeşil beyazlılar, adeta ülkenin takımı haline gelmişti.
Şimdilerde sitemizde yazılarıyla sizinle buluşan iki yazarımız Kaptan Adnan Örnek ve süper golcü Ercüment Şahin‘in yanı sıra, Elvir Baliç ve tabii ki gönlümüzün sultanı Majid Musisi‘li kadrosu ile Intertoto’da unutulmaz maçlara imza atmıştı Bursaspor…
Bugün, nasıl şampiyonluk yılı ve takip eden iki sezonu, kadroları ve maç skorlarını unutmuyorsak, o dönem de farksızdı.
Ligde çok başarılı olamadık ama rahmetli Nejat Biyediç yönetiminde yaşanan Avrupa heyecanı ve alınan sonuçlar bizi hayli doyurmuştu.
Tabii daha önceki efsanelere benim yaşım yetmese de çok şükür ki biz de kalbimizin en güzel köşesine yerleştirdiğimiz yıllara ve kadrolara canlı şahitlik ettik.
O yıllarda ‘Timsah Yürüyüşü‘nün mucidi olan rahmetli Musisi‘nin, bugün tesadüfen Bursa‘da iki oğlu ile denk gelmek gerçekten enteresandı.
O yılki takım fotoğrafında henüz çok küçük olan Majid Mukibi Musisi Junior, bugün yetişkin bir adam…
Dönemin yöneticisi Nurettin Karayaka‘nın oğlu Onur ile dostluklarını sürdüren ve kardeşi Abdul Musisi ile Bursa‘ya gelen Musisi Junior‘la geçmişi konuştuk.
Babasının izinden değil de kendine tamamen farklı kulvarda bir yol seçen Musisi Junior, Amerika‘da yaşıyor ve kimya üzerine eğitim alıyormuş.
Bursa‘da kendini evinde gibi hissettiğini söylüyor ve burada olmaktan onur duyduğunu ifade ediyor.
Timsah yürüyüşünü sordum tabii… “Babamın bana Timsah yürüyüşü yaptırdığını hatırlıyorum. Oldukça keyif alıyordum o yaşlarda bunu deniyor olmaktan. Gerçekten çok güzel dönemlerdi” diye anlatıyor o yılları…
Bursaspor‘un son dönemlerde içinde bulunduğu durumu da konuştuk biraz. “Gerçekten son derece üzücü bir durum. Umarım
Bursaspor bu güzel taraftarla eskisi gibi coşkulu günlere bir an evvel döner” diyor ama detaya girip vaziyeti anlatsam, kulübün maddi durumunda, başkan adayı bulamaz noktalara geldiğinden bahsetsem ne yorum yapardı acaba.
Geçmişin o kalbimizi ısıtan anılarını yad ederken, bugünün durumunu hatırlamak bile istemedim açıkçası.
Kardeşi Abdul, Bursa‘da dünyaya gelmediği için o yılları hiç bilmiyor ama sonradan sık sık ziyaret ederek babasının burada bıraktığı silinmez izin gururunu yaşamış biri o da…
Şimdilerde Amerika‘da Google kampüste çalışıyor ve bir yandan da eğitimini sürdürüyormuş Abdul de. Hedefi fizyoterapist olmak.
Onları görmek, onlarla birlikte zaman tünelinden geçmek ve o yılları günümüze sımsıcak bir sohbet ile taşımak paha biçilemezdi.
Bizim aracılığımızla ikisinin de hepinize çok selamı var.
İşte böyle…
İyi ki geçmişimiz efsane dönemlerle dolu da, bugünlerin acısını yaşarken, o yılları anarak bir nebze olsun teselli buluyoruz.
Dönüşte Timsah Arena‘nın önünden geçerken, derin bir iç çektim.
Kosssskoca Bursa‘nın timsah silüetli kosssskoca stadı var da içinde oynatacağı üst düzey bir takımı kalmadı.
Şaka gibi değil mi?
Bu acı, bu ayıp, bu kayıp bize yeter.
Ne yapalım mesela?
Stadın önünde benzin döküp kendimizi mi yakalım birilerinin bu işe hakkıyla el atıp, yeniden diriliş amacıyla o işaret fişeğini atması için?
Kendimizi mi keselim farkındalık yaratmak için?
Bu kadar mı güçsüz, bu kadar mı dirayetsizsin, bir tane takımına, üstelik bu şehre şampiyonluk yaşatmış tek kulübüne sahip çıkamayacak kadar be ey Bursa?
Yayınlanan makalelerde belirtilen görüşler ve fikirler sadece yazarın/yazarların görüşüdür. Yayınlanan içeriklerle ilgili bütün sorumluluklar yazarlara aittir.
Bu haber ilginizi çekebilir