Eurohoops: Bursaspor bu yaz çalkantılı bir sürecin ardından transfere başlayabildi, sizin Genel Menajerlik görevini kabul ettiğiniz süreç nasıl gelişti?
Özgün Önver: “Bu yaz sponsorun gitmesi elbette ‘çalkantılı bir süreç’ yorumlarına sebep olabiliyor ama Bursa çok büyük bir şehir, Bursaspor çok büyük taraftar desteğine sahip olan bir kulüp. Bursa basketbola renk katan bir şehir, bundan önceki sponsorlarımız Durmazlar ve Frutti Extra’ya çok teşekkür ediyoruz. Yeni sponsorumuz İnfo Yatırım da önemli beklentilerle geldi. Kamuoyunda bu yaz yaşanan sponsorluk süreci çalkantılı olarak adlandırıldı ama benim Bursaspor’u tercih etmemdeki sebeplerden biri, bazı şeyleri yeniden inşaa edebilme fırsatı oldu. Sezer Sezgin Başkanımızın önderliğinde ve İnfo Yatırım’ın desteğiyle hem istediğimiz kadroyu kurmak, hem de geçtiğimiz dönemdeki havayı yeniden yaratabilmek için çalışıyoruz. Takımımızı kurduk, 14 Ağustos’ta oyuncularımız idmanlara başladılar. İyi, genç, potansiyelli ve mücadeleci bir kadro kurduğumuza inanıyorum. 5 ABD’li oyuncumuz var, bu sezon 25-26 yaş ortalamamız olacak. Umarım başarılı oluruz ama taraftar desteği bizim için çok önemli, şehirden bize yönelik büyük bir destek var. Kombine satışlarımız iyi gidiyor, umarım böyle devam eder.”
EH: Bursaspor’da özellikle EuroCup finali sonrası beklentiler çok arttı, bu beklentileri de göz önünde bulundurursak zor bir görev devraldığınızı düşünüyor musunuz?
“Ben hayatım boyunca meydan okumaları seven bir insan oldum. Elbette zorluklar yaşayacağımın farkındaydım ama zor şartlarda alınan neticelerin insanı daha çok mutlu ettiğine inanıyorum. Elbette Bursa zor bir şehir çünkü taraftarlar hem iyi günde, hem de kötü günde kulübü çok sahipleniyorlar. Bu da doğal olarak bir baskıya yol açıyor ama yeni sponsorumuzla birlikte başarılı olacağımıza inanıyorum. Belki istediğimiz noktaya gelmek biraz zaman alacaktır ama gerekli mücadeleyi vereceğimize inanıyorum. Bu yaz transfere biraz geç başlayabildik, ligin en düşük bütçeli ekiplerinden biriyiz ama yine camiamızın desteğiyle birlikte lige renk katan, mücadeleci bir takım olacağımıza inanıyorum.”
EH: Bu yaz Dusan Alimpijevic’in ayrılığından sonra başantrenörlük görevi için Jure Zdovc ile anlaştınız. Başka alternatifleriniz de var mıydı?
“Başantrenörlük görevi için içlerinde Selçuk Ernak ve Ahmet Çakı’nın da olduğu dört farklı aday vardı. Yönetim Kurulu toplantısında isimleri önümüze koyup değerlendirme yaptıktan sonra şehrin ve takımın yabancı başantrenöre bakış açısının daha farklı olacağını düşündük. Bu nedenle hem kalbimiz, hem de aklımız Jure Zdovc’tan yana olunca böyle bir tercih yaptık. Bizim bu kararı aldığımız gün Zdovc, neredeyse bir EuroCup takımına imza atmak üzereydi. Oradan dönüp bize geldi, kendisi de bu görev için çok heyecanlı. Daha önce Türkiye’de çalışmış olması bizim için büyük avantaj, kendisi çok disiplinli bir koç. Bütçemiz düşük olduğu için disipliniyle öne çıkan bir antrenörle çalışmanın bizim için doğru olacağını düşündük. Elbette diğer adaylarımız da çok disiplinli ve iyi antrenörler ama bu yönde bir tercih yaptık.”
EH: Bütçenizin çok yüksek olmamasına karşın bu yaz önemli transferler yaptınız. Transfer sürecine ve oyuncuları nasıl seçtiğinize biraz değinebilir misiniz?
“Koçlar genelde izledikleri, bildikleri veya daha önceden çalıştıkları oyuncuları kadrolarında istiyorlar. Son dönemde Çin ve Japonya’nın transfer piyasasında aktif olması fiyatları çok yükseltti, bu da işimizi zorlaştırdı. Bütçemiz ölçeğinde çok astronomik bedeller talep eden oyuncular oldu. ‘Bu yaz kadronuza kattığımız oyuncuların hepsi ilk tercihiniz miydi?’ diye sorarsanız buna cevabım ‘hayır’ olur ama oranın yarı yarıya olduğunu söyleyebilirim. Anthony Brown bildiğiniz üzere daha önce Bursaspor’da oynamış bir oyuncu, ayrıca koçumuz Jure Zdovc da kendisiyle daha önce çalışmıştı. David Michineau da koçumuzla daha önce çalışmış bir isim. Jordan Floyd benim çok beğendiğim bir oyuncu, daha önce de takip ediyordum. İkna süreci çok kolay olmadı, bu durum hem avantajımıza, hem de dezavantajımıza oldu. Transferde gecikmemizin avantajı ise şöyle: Bu oyuncuların maaş beklentileri aslında daha fazlaydı ama takım bulamadıkları için daha düşük bedellere anlaşma şansımız oldu. Dezavantajımız ise belki alabileceğimiz daha yüksek profilli oyuncuları kadromuza katamadık.”
EH: Bu yaz EuroCup’la olan anlaşmanızı sonlandırıp Basketbol Şampiyonlar Ligi’ne geçiş yaptınız, bu süreci anlatabilir misiniz?
“Hem bütçenin düşük olması, hem de EuroCup’taki yoğun maç takvimi bu yönde bir karar almamıza neden oldu. Aslında şehrimizin de gücüyle EuroCup’ta oynayabilecek potansiyele sahiptik ama şartları iyice zorlaştırmak istemedik. Bu seneyi biraz geçiş senesi olarak görüyoruz, Basketbol Şampiyonlar Ligi de Avrupa basketbolunun yükselen organizasyonlarından bir tanesi. Geçtiğimiz senelere bakarsak BCL’nin kazandığı değer, EuroCup’a kıyasla çok daha fazla. Bence 1-2 sene sonra Basketbol Şampiyonlar Ligi, EuroCup’ın çok daha önünde bir organizasyon olacak. Tüm bu faktörleri göz önünde bulundurunca BCL’de oynamanın bizim için en mantıklısı olduğuna karar verdik.”
EH: Yeni sezona dair hedefleriniz neler?
“Yeni sezon hedefimiz iç sahada maç kaybetmeden ligi olabilecek en iyi sıralamada bitirmek olacak. Belki Playoffta olabiliriz veya bu ihtimali sonuna dek kovalayabiliriz. İç sahada kolay kolay maç kaybetmeyen, sahada sonuna kadar mücadele eden bir takım olarak bu sezonu sürdürmek istiyoruz. Taraftarlarımızdan bir ricam var: Lütfen bizi yalnız bırakmayın. Zaten taraftarlarımız bizi hiç yalnız bırakmıyorlar ama bize güvenip desteğe devam etsinler. Biz de onların güvenini karşılıksız bırakmamaya çalışacağız.”
Bu haber ilginizi çekebilir